top of page

 

 

     Çocuklarda Saldırganlık

Sürekli ve aşırı biçimde saldırgan davranış gösteren çocuklar genellikle sinirli olurlar ve kendilerini ifade etmekte yetersizdirler. Her istediklerini bağırarak dile getirirler. İsteklerini yerine getiremediği durumlarda ise kendilerini yerden yere vurur, anne ve babalarına vurarak bağırıp çağırırlar. Kendine zarar verebilecek davranışları hiç çekinmeden yaparlar. ( Kıyafetlerini çekiştirir, ellerini ve kolunu ısırır v.s.) Yetişkinleri hiçe sayarak kuralları durmadan çiğner ve ceza görür. Ancak cezalardan kısa süreli etkilenmiş gibi görünür veya hiç etkilenmez. Tepkileri ölçüsüz ve durumla orantısızdır. Öfkesini yenemez ve hep kendini haklı çıkarmaya çalışır. Bu çocuklar evde okulda sürekli sorun yaratırlar ve yetişkinlerle sürekli çatışma içindedirler. Genellikle erkek çocuklar daha saldırgandırlar. Okulda da yaşıtları ile geçinemez ve genellikle sürekli sorun yaratırlar. Sınıf aktivitelerinde oyunbozan davranışlar sergilerler. Bu çocuklarda evdeki veya sokaktaki hayvanlara eziyet etme de görülmektedir. Şiddet temalı oyunlar oynamaktan ve şiddet içerikli televizyon programları izlemekten keyif alırlar.

Çocuklarda Saldırgan Davranışa Neden Olan Etkenler

• Bazı aile yapılarında geleneksel kültürün getirilerinden biri olarak şiddeti onaylama ve başa çıkma yolu olarak çocuklarına aktarma gözlenmektedir. Saldırgan davranışların ebeveynler tarafından ödüllendirilmesi. Geleneksel kültürün erkek çocuğun saldırganlığını onaylaması.


• Saldırganlık model alma yoluyla öğrenilmiş bir davranıştır. Baba ve annenin saldırganca tutumu, öfkelendikleri durumlarda eşyaları fırlatmaları ve birbirlerine bağırmaları çocuğun bunları taklit ederek öğrenmesine zemin hazırlar.


• Şiddete tanık olma, engellenme ile sık karşılaşma saldırganlığı arttırıcı davranışlardır. Örneğin aile içi fiziksel veya psikolojik şiddete tanık olan bir çocuğun, engellenme ile karşılaştığında saldırganlığa başvurması yüksek bir olasılıktır. Arkadaşına veya aile bireylerine vurma şeklinde kendisine ilgi çekmeye çalışan çocukların bu davranışı normal olarak değerlendirilmektedir. Önemli olan bu davranışın düzeyidir; çocukta bu davranış sürekli bir alışkanlık haline geldiyse artık bu ilgi çekme isteğini aşmıştır.


• Çocukta var olan enerjinin boşaltılmasına izin verilemezse ve engellenirse de saldırgan davranışlar ortaya çıkabilir.


• Kendini değersiz hissetme ise başkalarına karşı saldırgan davranışlarda bulunma eğilimini arttıran başka bir etkendir. Eğer bir çocuk azarlanır, dövülür, cezalandırılırsa kendini değersiz hissedebilir ve dolayısıyla saldırgan davranışlar gösterebilir.


• Ev ortamında kavga ve dövüş sahnelerinin yer aldığı filmlerin izlenmesi ve bu filmlerin güzel olduğu konusunda yorum yapılması da saldırganlığı tetikler.


• Ebeveynlerinin çocuğa sık sık bağırması ve dayak atması saldırganlığı pekiştirir.


• Ebeveynlerin çocuklarını haklarını koruyan ve kendini ezdirmeyen bir çocuk olması için gereğinden fazla motive etmeleri de saldırganlığa yol açabilir.

 

 

 

Saldırgan Davranışları Düzeltmede Anne ve Babalara Düşen Görevler

• Öfke anında çocuklar, sakin, anlayışlı ve kendilerini anlayacak yetişkinlere gereksinim duyarlar. Öfkeli olduğu için veya saldırgan davranışından dolayı çocuğun azarlanması, çocuğa öfkesini nasıl ifade edeceği ve nasıl sakin olacağı konusunda bir fikir vermez. Özellikle yaşamın erken döneminde çocuklara öfkelerini kontrol edebilmenin öğretilmesi, saldırganlığın önlenmesinde önemli bir adımdır. Çocuk 4–5 yaşlarına geldiğinde öfke nöbetleri sıkça ortaya çıkabilir. Bu yaş dönemin de duygu ve düşüncelerini yeterince ifade edememe nedeniyle öfke artar. Öfke nöbetleri olduğunda öğretmenin veya ailenin çocuğu öncelikle sakinleştirmesi gerekir. Sonra da öfkeyi ortaya çıkaran nedeni anlamaya çalışması gerekir. Birebir ilişki kurma, anlaşıldığını, onaylandığını hissettirme sakinleştirmek için önemli adımlardır. Çocuğun saldırgan ve kavgacı bir tutumla kendi bildiği gibi davranmasına kesinlikle izin verilmemelidir, bir kere böyle davranarak sonuca ulaşmaya alışırsa bu kötü huyunu bırakması çok zor olur.

• Çocukları kucaklamak, okşamak, onlara sarılmak, gülümseyerek sakin ve tutarlı bir biçimde yaklaşmak önemlidir. Yetişkinlerin tutarsız davranması okul öncesi çağındaki çocuklarda saldırganlığı arttırabilir. Öfke nöbeti sırasında, ses, renk, ışık, doku gibi çeşitli uyarıcılardan yararlanılarak çocuğun dikkatinin hemen başka bir alana yönlendirilmesi de, öfkesinin dağılması için yararlı olacaktır.


• Çocuklarda saldırganlık eğilimi arttıran en önemli unsurlardan biri de medyadır. Çocuklar televizyonda, gazetelerde, internette ve bilgisayar oyunlarında gördükleri şiddet sahnelerinden etkilenmektedir. Kitle iletişim araçlarında gösterilen şiddet sahneleri çocukları olumsuz etkilemektedir. Bu tarz görüntülere maruz kalan çocuklarda saldırganlıklar artmakta ya da çocuk kendisine bir karakteri model alıp, o karakterin yaptığı saldırgan davranışları sergileyerek çevresine zarar verebilmektedir. Çocuklar saldırgan davranışları ne kadar çok izlerse bunun o kadar normal ve kabul edilebilir olduğunu düşünmekte ve dolayısıyla etkilenmektedir. Çocukların izledikleri programların yaş ve gelişim düzeylerine uygun olmasına dikkat edilmelidir.


• Çocuğun sahip olduğu enerjinin uygun alanlara boşaltılması sağlanmalıdır( oyun oynama ve spor yapma gibi…).


• Anne ve babaların saldırgan olarak nitelendirilebilecek davranışlarını gözden geçirmeleri ve bunları kontrol altına almaları gerekir. Anne ve babalar çocuklarına model olduklarını unutmamalıdırlar.


• Saldırganlığın sadece olumsuz bir fiziksel tepki bütünü olduğu düşünülmemelidir. Sözle saldırganlığın da çocuk üzerinde olumsuz bir etken olduğu göz önüne getirilmeli çocuğa hakaret etme ve bağırma tarzında davranışlar sergilenmemelidir.


• Çocuk gergin ve sinirliyken onunla tartışmamalı, sakinleşmesini beklemeli ve daha sonra davranışı ile ilgili konuşulmalıdır.


• Çocuğu tehdit ederek, dayak atarak ya da korkutarak çocuğun saldırganlığı düzeltilemez, aksine çocuk daha saldırgan bir hale gelebilir. Bunun yerine çocuğa uygun davranışları öğretebilmek için model olunmalıdır. Örneğin; ona karşı nazik ve sabırlı davranarak iyi örnek olunmalı ve öfkesini kontrol edebilmeyi öğrenmesi için yardımcı olunmalıdır.


• Çocuğa bu davranışın dezavantajları gösterilmelidir. Saldırgan davranışları ile isteklerini elde edemeyeceğini, istediği şeyleri kaybettiğini görmeli ve yaşamalıdır.


• Çocuk dürtüselliğinin önüne geçmekte ve tepkilerine hakim olmakta zorlanıyorsa kendi otokontrolünü sağlayacağı davranışlar öğretilebilir ( Örn: Sakinleşene kadar içinden saymak, nefes alıp vermek gibi…).


• Anne-babalar bu çocuklarla iletişim kurarken ben dilini kullanmalıdır. Örn: Böyle kavga ettiğin zaman rahatsız oluyorum, üzülüyorum gibi. Kişiler duygu, düşünce ve ihtiyaçlarını davranış anında dile getirmelidir.

• Çocuğa sosyal olgunluğuna uygun çeşitli sorumluluklar verilmeli, başarabileceği kadarıyla birçok Şeyleri başlatıp, bitirmesi sağlanmalıdır. Çocuk başarma duygusunu yaşamalıdır.

• Olumlu davranışı pekiştirme: Ana-baba ve diğer yetişkinler çocuğun olumlu davranışını görüp, olumsuz davranışı görmemezlikten gelmelidir. Çocuk bu davranışı yapmadığında sözel olarak ödüllendirilmelidir. Ör:10dk. Kavga etmeden ve bağırmadan oynadığında bu sözel olarak ödüllendirme.

• Kızgınlıktan kurtulmak için alternatifler bulunabilir. Resim çizme, boyama çocuğun kızgınlık duygularını kontrol altına almayı sağlayabilir. Ayrıca futbol, basketbol gibi sporlar kabul gören çıkış yollarıdır.

• Her yaş ve dönemde çocuğun temel ihtiyaçları zamanında yerine getirilmelidir.

bottom of page